Kurdish Album - Albuma Kurdis - Stranên Kurdi - Kürtce Albumler - Kürtce Album
  Aram Tikran
 
                  
                                         Aram Tikran  
Ay Dilbere              
Adar Ü Newroz
Bawer Nakim
Bilbilo
Cav Beleka Min Tu
Ciyaye Muhsin
Dicim Dicim
Dilberam Dilber
Feqiye Teyran 
Jiyana Dile Min
Keko Were
Leyla Leyla
Newroz
Sev Cu
Zimane Kurd     
Kurdistane
Açiyaye Gebare
Serxwebun Kwese
Kece Dine
Heva Ferat
Ey Welato
Em Hatin
Diyarbekira Serin
Daye Min Berde
Ciyaye Gabare

         
 
 
      
  ERMENİ KATLİAMINDAN 15-20 KİŞİ KURTULUR 

Aram Tigran’ın hayat hikayesi, Türkiye tarihinin dehlizlerine götürüyor bizi. Önce, Sason’un Bianda köyüne davet ediyor bizi Aram. Yıl 1915. Büyük Ermeni Katliamı yaşanıyor o yıllarda. Aram Tigran’ın köyü de büyük darbe alıyor bu katliamdan ve kocaman köyde sadece 15-20 kişi hayatta kalabiliyor. 

Bunlardan birisi de Aram Tigran’ın babasıdır. Ve katliamdan kurtulan Baba Tîgran, “Bin Xetê”deki, yani Suriye tarafındaki Qamişlo’ya kaçmayı başarıyor. Anne tarafı da aynı kaderi paylaşıyor. Sadece annesi ve teyzesi Qamişlo’ya ulaşabiliyor. Geriye kalanları ne gören oluyor o tarihten sonra ne duyan... Aram Tîgran, “Annem ve teyzem tek gelebilmişler Qamişlo’ya. Başka akraba da yok. Şimdi teyzem de öldü. Eski akrabaları bulmak epey zor” diyor ve ekliyor: “Ailemizden kimse kalmadı. Bazıları telefon açıyor. Diyarbakır'dan da arıyorlar. 'Akrabayız' diyorlar, ama görüşemedik hiç biriyle. İspat da yok. Ben görmemişim. Babam da yok ki tanısın...” 

QAMİŞLO’DAKİ "GÖÇMEN AŞK"IN ÇOCUĞU 

İşte can havliyle Qamişlo’ya ulaşıldığında, genç Tîgranların arasında büyük bir aşk da başlıyor burada. Annesi ve babası tanışıp evlenirler. Ve 1934 yılının 15 Ocak günü Aram Tigran dünyaya gelir. Oğlak burcu olan Aram Tîgran, burcunun karakteristik özellikleri de taşıdığını söylüyor. Bazı astrologların, “Oğlaklar 30`una kadar hayata toz pembe bakarlar. Ama iz bırakırlar. Büyük insanların çoğu da oğlak`burcudur” sözünü hatırlatan Aram, kendisinin de hayata toz-pembe baktığını söylemekten çekinmiyor. 

Zira 15 yaşından itibaren cümbüşüyle eğlenceler düzenliyor Aram Tigran. Durmadan şarkılar söylüyor, içki sohbetlerinde sabahlıyor. Gerçi ailesinin Sason’daki durumu da iyi değildir, Qamişlo’da da öyle kısa sürede durumları düzelmeyecektir ve babası inşaat işlerinde çalışacaktır, ama zaten yaşam biçimi güzel ve eğlenceli cümbüş alemleriyle dolu olan Aram Tigran’ın da zenginlik, refah diye bir düşü yoktur. Cümbüş eline aldığında etrafının kalabalıklaşması, çalınıp söylenmesi, çakır keyif zamanlar yetiyor da artıyor genç Aram Tigran’a. O kadar ki, bugün 72 yaşında olan sanatçı, en çok özlediği günlerin, işte o çakır keyif, çalıp söylediği günler olduğunu söylemeye çekinmiyor. 

Hayatın onu sürüklemesine razıdır Aram Tigran, ama aynı burcu taşıdığı Muhammed Ali(Cassius) Clay, Al Capone, Çiçero, Newton veya Nazım Hikmet gibi büyük bir insan olmanın enerjisini de taşımaktadır. Ve eğlenceli vakitlerden arta kalan hayatında, durup dinlenmeden, geceli gündüzlü, bulduğu her fırsatta beste yapımına verecektir kendini. 

Derken 1953 yılında ilk kez profesyonel sanatçılıkla yüzleşecektir. Ta ki 1966 yılına kadar cırcır böceğinin keyfi, karıncanın çalışıp didinmesini birleştirecek olan sanat hayatı sürüp gidecektir Qamişlo’da. Ve Aram Tigran, daha bu yıllarında bile Güneybatı Kürtleri arasında, sayılı, en ünlü sanatçılardan biri olacaktır. 

1996’da da Erivan’a yerleşen Aram Tigran, burada 1985 yılına kadar yine Kürtlerin her akşam can kulağıyla dinledikleri Erivan Radyosu’nda çalışır. Fakat bu kez dostları arasında ya da onu sevenler arasında değil, radyo mikrofonunun soğuk, mekanik yüzüne söyleyecektir şarkılarını. Aram için doyurucu bir yaşam tarzı olmasa da, bu yıllar, Aram Tigran’ın Kürdistan’ın bütün parçalarında dinlenip tanınmasında önemli bir dönüm noktası oluşturacaktır. Fakat diyalektiğin acı bir hükmü gibi Erivan Radyosu’nun da miadı dolacaktır Aram Tigran için ve nihayet 1990 yılı geldiğinde Avrupa’ya çıkacaktır Aram Tiran. İşte o tarihten sonra Avrupa’da devam ettirdiği sanat yaşamı, tam 16 yıllık çalışma dönemi Ermenice, Kürtçe, Arapça ve Türkçe’den ibaret tam 435 şarkının derlenip okunduğu çileli ama taşkın bir dönem olacaktır Aram Tigran için. 

53 YILLIK MÜZİK KARİYERİ 

Dedik ya 53 yıllık müzik yaşamında Ermenice, Kürtçe, Arapça ve Türkçe şarkılar okuyor Aram Tigran... Hepsi bundan ibaret değil elbette; 230'u Kurmancî, 150'si Arapça, 30'u Türkçe, 10'u Süryanice, 8'i Yunanca, 7'si de Zazaca olmak üzere Aram Tigran’ın okuduğu şarkılarda tam bir “Diller Seremonisi” yatar. Ancak bunların tamamını albümlere okumamıştır Aram Tigran. Geçmişte albüm olanağı yoktur çünkü. Örneğin Mihemed Mamlê’de yaşarken albüm çıkaramamış, ama 650 şarkı kaydetmiştir. Geçtiğimiz yıllarda Husen Reber, bu şarkılardan 21 CD çıkardı. Aram Tîgran, yine de yeni teknolojiye ulaştı ve bugüne kadar şu albümleri çıkardı: 

Aram Tîgran I 
Kurdistan’e 
Çîyayê Gebarê 
Serxwebûn Xweş e 
Dil Axe 
Rabin 
Teofil Üzerine 
Zîlan 
Xazî Dîsa Zarbûma 
Keçê Dinê 
Evîna Feqiyê Teyran 
Ey Welato Em Heliyan 

Aram Tîgran'ın kasetlerinin çoğunda şarkıların söz ve müziklerinin kime ait olduğu yazılı değildir. İşte Aram da zamanını bize ayırdı ve tek tek şarkıların kime ait olduklarını yazdık. Uzun süren çalışmamız sonrasında 148 şarkının kime ait olduklarını kaydettik. Söz ve müzik yazılmayan kasetler şunlardı: Serxwebûn Xweşe, Dil Axe, Teofil Üzerine, Zîlan, Kurdistan’e, Çîyayê Gebarê, Ey Welato Em Heliyan, Rabin, Aram Tîgran I, Xazî Dîsa Zarbûma ve Keçê Dinê. Şarkıların tamamının sahiplerini bu kısa yazıya alabilmemiz elbette ki imkansız. 

BABASINDAN FEQİYE TEYRAN’A, GERİLLADAN CİGERXWİN’E... 

Aram Tîgran'ın bir özelliği şarkılarının müziğini genelde onun yapıyor olmasıdır. Örneğin, “Mazlum Şêrê Kurdistan e” gerillaların yazdığı, müziğini Aram’ın yaptığı bir şarkıdır. Bunun gibi Aram dendiğinde belki de ilk akla gelen parçalardan biri de Feqiyê Teyran’ın yazdığı Ey Dîlberê gibi Aram’ın müziğini yaptığı çok sayıdaki parçalardan birkaç örnek şunlardır: 
Ey Dîlberê ;Gotin: Feqiyê Teyran Muzîk: Aram Tîgran 
Îro li Welat Şer e; Gotin: Dr. Feyzullah Muzîk: AramTîkran 
Kurê Min; Gotin: Mîkaîle Reşîd Muzîk: Aram Tîgran 
Taqîqê Çav Belekê; Gotin: Şamîram Muzîk: Aram Tîgran 
Weylo Li Min; Gotin: Feruşan Haco Muzîk: Aram Tîgran 
Med-TV; Gotin: Mele Dilbirîn Muzîk: Aram Tîgran 
Gundê Şamiram; Gotin: Ehmede Gogî Muzîk: Aram Tîgran 
Wextê Zerya Min Nîşan Kirin; Gotin: Simoye Şemo Muzîk: Aram Tîgran 

Az olmakla birlikte “Ax Lê Gidyanê” “Bahre Vane” “Gulbinaz” ve “Gul Şerînê” gibi söz ve müziklerini kendisinin yaptığı şarkılar da bulunuyor. Babası’nın yazdığı bazı parçaları da albümlerinde okuyan Aram, Kürt şair Cegerxwîn'in eserlerinden de esinlenir ve “Eman Leylê”, “Şev Çû”, “Sebra Dila”, “Dil Axe”, “Newroz”, “Bi Xêr Hatî Tu Newrozê” gibi şarkıları üretir. Kürtlerin binlerce yıldır söylediği “Horom Horom”, “Yarim Goranî”, “Digerim” ve “Fidan Yar” gibi halk şarkılarına da albümlerinde yer veren Aram, kendi halkı Ermeni’lerin bazı şarkılarını da Kürtçeye çevirerek okudu. Örneğin “Nînaqan”, “Narên e Lerê” ve “Rebe Here Welatê Xwe” şarkıları Ermeni Halk Şarkıları'dır ve Aram Tîgran tarafından Kürtçeye çevrilmiştir. Kürd kamuoyuna yönelik olarak hazırlanan albümlerde sanatçı Ermenice şarkılar da okudu. 

Türkiye'de “Sarı Gelin” olarak bilinen şarkıyı da albümlerinde “Axçik” olarak okuyan sanatçı bu konuda kamuoyunun yanıltıldığını söyleyerek şunları söylüyor: “Bu şarkının söz ve müziği anonimdir. Ben Ermenice'den Kürtçe'ye çevirdim. Şarkının orjinal adı Sari Axçik’tir. Ermenice'de 'Sari' dağ anlamına geliyor. 'Axçik' de gelin demek. Yani 'Dağ Gelini' anlamına geliyor. Nedenini bilmiyorum ama Türkler Dağ Gelini'ni Sarı Gelin yaptılar.” 

"EVİNA ARAM" 

Kürt sanatçılar, Aram Tîgran'a 2005 yılında bir sürpriz yaptılar. "Evîna Aram" adıyla bir albüm çıkaran sanatçılar Aram Tîgran'a ait 14 besteyi okudular. Mîr Muzîk'in çıkardığı albümde;
Fatê (Siya Darê)
Rotînda (Yerîvan)
Seyîdxan (Leylanê)
Gulistan (Sebra Dila)
Serhat-Çar Newa (Yaramina Bedêwê)
Harun-Koma Rewşen (Hatin)
Diyar (Leyla)
Xelîl Xemgîn (Xemilîlî Zozan)
Kawa (Zerîya Min)
Delîl Dîlanar (Zar Buma)
Şemdîn (Şeva Tarî) 
Xêro Abbas (Şev Çû)
Xemgîn Bîrhat (Gûl Firoş) adlı parçaları seslendirdiler. 

‘SANATA DOYAMADIM’ 

47 yıldır evli olan Aram Tîgran'ın iki kızı, bir oğlu var. Üç çocuğunu da evlendiren Tîgran aynı zamanda bir dede. Sürekli kimliksiz ve yabancı olarak adlandırılan insanların içinde yaşıyor Aram. Ekonomik koşulları fazla değişmedi ama her sanatçıya nasip olmayacak bir müzik kariyeri yaptı ve Kürtler içinde en popüler, ve en saygıdeğer sanatçılardan biri oldu. 

Aram’a son sorumuz, “Çok ünlü oldunuz. Eksikliğini hissettiğiniz bir şey var mı” oluyor ve onun cevabı hiç şaşırtmıyor bizi: “Gözüm sanata doymadı. Şarkılara, çalmaya doymadı. Ne zaman doyacak bilmiyorum. Ben sanatı sevdiğim için herhalde. Sanat benim yaşamım, vitaminim, balımdır Gençken çevremiz doluyordu. Sabaha kadar oturur, çalar, söyler, doymazdık. Şimdi sanat üretme koşullarım farklı olsa da hayatımın ortak tek doğrusu var: müziğe doyamıyorum.” 
Yanık ve sade, duru ve içten, yaşlı ve bilge bir sestir onunki. Bu sesi duyan herkesin gözünde canlanıverir bu yaşlı bilge müzisyen. Hatta kimimiz, tambur teline dokunulduğunda hissetmişizdir onu. Ne ki televizyon yaygınlaştığında, bu kez sırtında gömleği, boynunda kravatı ve elinde tamburuyla, o aristokrat görünümüyle çıkıverdi karşımıza. Artık ses ile siluet bütünleşmiş, o davudi sesin sahibinin Kürtçe’ye büyük değerler katmış olan Ermeni müzik dehalarından Aram Tîgran olduğunu bellemişti cümle âlem. 

Kürt müziğine ömrünü vermişti o. Sason’un Bianda Köyü’nden Qamişlo’ya, oradan Brüksel’e uzanan serüveni, tam 12 Kürtçe albümle doluydu. Fakat bu albümlerin 11 tanesinin kapağında, okunan şarkıların söz ve müziklerinin kime ait olduğu bile yazmıyordu. Az değil üstelik, 11 albümde tamıtamına 160 şarkı bulunuyordu. O kadar ki, bu parçaların her birinin Kürt müziğiyle ilgili herkeste derin bir izi bulunuyordu. İşte sadece bu nedenle bile Aram’a ulaşıp bu müziklerin belgelenmesi bile büyük önem taşıyordu. Ancak belgelenmesi gereken ne kadar çok şey olduğunu, ancak 72 yaşındaki bu müzik dehasıyla buluşup konuşmaya başladığımızda fark edebilecektik. 

Brüksel’in en güzel yerlerinden birinde, Grand Place’de buluşuyoruz Aram’la. Yağmurlu bir gün... Ama o, her zamanki aristokrat tutumundan taviz vermemiş, şık giyinmeyi ihmal etmemiştir. Kravatlı lacivert takımı, fötr şapkası ve yaşlı, kıvrımlı yüz hatlarının arasına ürkek bir güvercin gibi sinmiş olan güleçliğiyle karşılıyor bizi. 

8 Ağustos 2009 Atina`daki Van Gelismos Hastanesi`nde vefat etti.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
     
 
  Heute waren schon 37 ziyaretçi (45 klik) hier!  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden